pontus hayali
PONTUS HAYÂLİ
Türkiye toprakları üzerinde ilk Pontus örgütlenmesi, İnebolu’da, halkın Manastır adını verdiği bir tepede, Rum asıllı ABD'li papaz olan Klematios tarafından gerçekleştirilmişti. Pontus Derneği ise, 1904 yılında Merzifon Amerikan Koleji’nde gizli olarak kurulmuş ve onu, 1908′de Samsun’daki Yasal Savunma ve daha sonra Kutsal Anadolu Rum Dernekleri izlemiştir. Böylece Pontus örgütlenmesi genişlemiş ve Batum’dan İnebolu’ya kadar olan bütün Karadeniz Bölgesi’nde bir çok şubeler açılmıştır.
Rum-Pontus Derneği; Birinci Dünya Savaşı ve ardındaki yıllarda Karadeniz Bölgesi’nde bir çok etkinlikte bulunacak ve geniş çapta Türk soykırımına neden olacaktır. Yasal Savunma Derneği, bütün Anadolu’yu içine alan silahlanmış bir örgüt meydana getirmekle görevliydi. Bu derneğin Samsun Metropolithanesi’nde elde edilen tüzüğüne göre: Ünye, Fatsa, Kırşehir, Kavak, İnebolu, Havza, Çarşamba, Bafra, Sinop, Kayseri, Ürgüp ve Tokat’ta şubeleri vardı. Yaşı 20′nin üstünde olan her erkeğe silah dağıtılmıştı. Kutsal Anadolu Rum Derneği, bu derneğe para toplamak, örgüte girmeyen veya yardım etmeyenleri korkutmak ve yurt dışı ile haberleşmede bulunmak amacıyla kurulmuştu.
1908 Devrimi’nin hemen ardından Amasya Metropoliti Germanos tarafından ilk silahlı milis örgütü kurulmuştur. Pontus Derneği 1909 yılında Trabzon Metropoliti aracılığıyla Atina’daki Küçük Asya Derneği’nin yönetimi altına girmiş ve bu dernek, yayınladığı Pontus adlı bir kitapçık ile programını belirlemiştir.
Birinci Dünya Savaşı’na kadar Pontus-Rum Devleti’nin kurulması bir düşünce konumunda iken, savaşın çıkışıyla birlikte uygulamaya başlanmıştır. Daha savaş öncesinde İtilaf Devletleri, Trabzon’da Pontus'çuların lideri Metropolit Hrisantos ile anlaşarak, Türkiye’nin içeriden çökertilmesi için anlaşmaya varmışlardı. Bu düşünce ile, Türk orduları cephelerde savaşırken, bir yandan düşmana casusluk yapmışlar, diğer yandan bölge Rumlarına silah dağıtmışlardır. Bunun için de, Kafkasya’daki Rum tüccarlar ve Batum’da oluşturulan bir komite aracılığı ile Trabzon ve Samsun’a gizlice gönderilmiştir.
Savaş sırasında seferberlik emrine uymayan Rumlar, firar ederek Rum Çeteleri’ne katılmışlar ve Türk jandarması ile çatışmalara girmişlerdir.
Türk ahaliye karşı çalışan bu çetelerin amaçları:
1) Halkı korkutmak,
2) Nüfusu azaltmak,
3) Köyleri yakıp yıkmak,
4) Hükümeti zayıf düşürmek,
5) Orduyu zayıflatmak,
6) Düşmana destek sağlamak,
7) Bölgede Rum varlığını kanıtlamak,
8) Pontus emellerini gerçekleştirmektir.
Birinci Dünya Savaşı’nın ilk önemli Rum Çetesi Bafra’da ortaya çıkmıştır. Bu Rum çetesinin ilk faaliyeti, Kasnakçı Mermer köyünden iki Türk’ü diri diri yakmak suretiyle olmuştur. Bunun ardından bir Türk köyü olan Çağşur’u yakmışlar ve halkını da çocuk, yaşlı, kadın demeden öldürmüşlerdir. Rum çetelerin yardımıyla Ruslar, 1916′da Trabzon’u ve Doğu Karadeniz’i işgal ettiler. Ruslarla işbirliği yapan Rumlar, Belediye Meclisi’nin tamamen Rumlardan oluşmasını sağladılar. Rus işgali ile çevredeki Türk köylerine Pontusçuların baskını, artarak devam etmiştir.
Pontus faaliyetleri, daha sonra Rusya, Yunanistan, Avrupa ve Amerika’da da hızlanmış ve uluslararası bir boyut kazanmıştır. Örneğin 5 Mayıs 1917′de Tiflis’te “Yunanistan Kafkaslar Kongresi” yapılmıştır. Bir başka konferans, Karadeniz kıyı şehirlerinde yaşayan Rumların temsilcileri ile 1917 Ekim ayı Ortalarında Atina’da yapılmıştır. Bundan amaç, Sovyetleri’nin desteği ile yaratılan olumlu havadan yararlanarak, Karadeniz kıyısında yaşayan bütün Rumları, bağımsız bir devlet altında birleştirmekti.
Yine 1917′de Paris’te “Pontus Milli Merkezi” kurulmuş, ayrıca ABD’de aynı amaçla özel bir komite oluşturulmuştur. Eylül 1917 tarihinden itibaren de Paris’te Fransızca olarak “Journal, Des Hellenes” ve “Mediterranee Orientale”, Londra’da “Esperia” ve Atina’da yayınlanan çeşitli gazete ve bültenlerle, yoğun bir propaganda başlatılmıştır. Hatta bu sırada Batum’da, aslen Rum olan Rus subaylarından General Anonya’nın başkanlığında bir Rum tümeni kurulmuştur. Bu tümenin sayısı, 12.000 kişiye yükselmiş ve 50.000′e çıkarılması için hazırlıklar yapılmıştır.
Fakat 1917 Bolşevik Devrimi üzerine bu tümen dağıtılmıştır. Yalnız arta kalanları Türkiye’ye geçerek, yurt içindeki çetelerin kumandasını üstlenmiştir. Batum’daki bu Pontus faaliyetleri daha sonra Pontus Milli Meclisi’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.
Pont Ökzen ve çevresi halkından oluşup; ABD, İsviçre, İngiltere, Yunanistan, Mısır ve diğer ülkelerdeki temsilcilerin katılmasıyla Marsilya’da bir kongre düzenlendi. Temmuz 1918′de Pontus’un bağımsızlığının ve Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkaslara giden Rumların eski vatanlarına dönme arzularının dile getirildiği bir başka Pontus Kongresi de Baku’de toplanmıştır. Sonunda Ekim 1918′de ve Batum’da, Pontus Ulusal Merkezi kurulmuştur.
Sonuç olarak Mondros Antlaşması imzalandığı zaman, Türkiye dışındaki Pontus organizasyonu büyük oranda tamamlanmıştır. Mondros Antlaşması’ndan önce Pontus Sorunu ile ilgili en önemli kongre; 4 şubat 1918′de Konstantin Konstantinides tarafından Marsilya’da yapılmıştır. Konstantinides kongrede yaptığı konuşmada, Pontusçuların özgürlüklerine kavuşmak için çaba harcadığını belirtmiş ve onların faaliyetlerini, propaganda araçlarını, Pontus Devleti’nin sınırlarını, tarihsel geçmişini ve hatta, Pontus Bölgesi’nin Türk ve Hıristiyan halkının nüfusunu da vermiştir.
1918 Kasım’ında Pontus’un ulusal istekleri konusunda büyük devletlere verilen notada, sınırlar böyle belirtiliyordu: “Doğuda Batum, güneyde Ermenistan ve batıda Sinop’un batısına kadar uzanan muhteşem Pontus Eyaleti. Bu eyalet, ulusların kendi geleceklerini belirleme ilkelerine dayanacak, müttefik kuvvetler ve ABD, eski Trabzon İmparatorluğu’nu yeniden kuracak ve özerk bir cumhuriyet konumuna getirilecektir.
Sözde Pontus Bayrağı (!)
Bu konuda bir orantı vermek gerekirse, Türk nüfusu, Rum nüfusunun 10 katıdır. Buna karşın, Türkiye’den bağımsız bir Pontus Devleti için, olabildiğince büyük toprak koparmak ve Yunanistan’daki gönüllüleri buraya taşımak amaçlanıyordu. Bu konuda bir Pontus Ordusu kurulması ve bu ordunun, İngiliz makamlarının kontrolünde olması düşünülüyordu.
1920 sonlarına doğru Karadeniz kıyılarında, Samsun, Çarşamba, Bafra, Erbaa, Zile’deki Rum köylerinde, Rumlar geniş çete faaliyetlerine giriştiler. Başlangıçta 6-7 bin silahlı kadar tahmin edilen Pontus'çular, daha sonra 25 bin kadar silahlı kuvvete ulaştılar.
|