Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'a Girişi
Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'a Girişi |
Perşembe, 22 Mart 2007 | |
Osmanlı öyle bir devletti ki, onu şekillendirenler, kalbindeki elmas'ı imanla ve aşkla işlemişlerdi. Osmanlı sultanlarının her biri dünyaya İslâmiyet'i yayabilmek için fetihlere çıkıyorlardı. Aşkla, şevkle, sevgiyle çıktıkları fetihlerde, zulüm gören topraklara "müjde" gibi giriyorlardı. İşte Fatih Sultan Mehmet Han, Sevgili Peygamberimizin şerefli övgüsüne kavuşmak için Bizans kapılarına bu yüzden dayanmıştı. Fatih Sultan Mehmed Han'ın hocası Akşemseddin, "Hiç tereddüt etmeden küffar üzerine yürüyünüz" dediği zaman, koca Osmanlı Pâdişâhı Mehmed Han, ordusuna dikkat emrini verdi. Keskin bir bıçak gibi parlayan zekâsıyla Kostantiniyye üzerine yürüdü. Tekbir sesleri ve ezan sesleri gökyüzünü kaplarken, beklenen an geldi. İstanbul kapıları Müslümanlara açıldı.
Savaşı kaybeden Bizanslılar, köhne Kostantiniyye'ye, pırıl pırıl bir medeniyeti getiren Osmanlı Sultanına çiçek getiriyorlardı. Fakat, Akşemseddin hazretlerini Pâdişâh sanmışlardı. Çiçekleri ona doğru uzattılar: -Buyurunuz ey âlem pâdişâhı!.. Akşemseddin hazretleri, eliyle Fatih Sultan Mehmed Han'ı işaret etti: -Sultan odur. Ona gidiniz. Beyaz atının üstündeki Fatih Sultan Mehmet Han'ın parlak zekası bu sefer göz kamaştıran bir elmas kadar zarifti: - Evet ben padişahım ama o benim hocamdır! Yine ona gidiniz! Aşkla ve samimiyetle fethedilen İstanbul'a, işte böyle zarif, samimi ve hoş bir muhabbetle girilmiştir. Gayri Müslim halk hiç endişe etmeden, huzur ve saadet içinde, işte böyle imanlı, ihlâslı ve adaletli bir padişahın devrinde yaşamıştır. Osmanlı padişahları ve onların akıl hocaları her zaman Allahü teâlânın rızasını kazanmak için fetihlere çıkmışlardır. Halka asla zulmetmemişler ve bunun için de zarif sanatları, hikmetli hikâyeleri ve adaletli devirleriyle hâlâ bugün hasretle, özlemle hatırlanır, anılır olmuşlardır.
http://www.turkiyecocuk.com.tr |