TUĞRUL BEY |
Büyük Selçuklu Devleti'nin Kurucusu.
Muhtemelen 993 senesinde doğdu. Babası Mikail' in bir gaza akınında şehid düşmesi üzerine kardeşi Çağrı bey' le beraber, dedesi Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Dini ve milli terbiyenin yanında mükemmel silah kullanmasını öğrendi.
Selçuk Bey'in vefatı (1000 veya 1007) ve daha sonra amcası Arslan Bey'in Gazneli Mahmud tarafından esir edilmesi (1025) üzerine Tuğrul bey, selçuklu hanedanının başına geçti. Çağrı Bey' le birlikte iç ve dış hasımlarına karşı verdiği büyük mücadelelerden sonra, Nişabur şehrini devlet merkezi yapan Tuğrul Bey, ilk defa burada Es-sultan-ül Muazzam ünvanı ile namına hutbe okuttu (1038). 23 Mayıs 1040' da Gaznalilere karşı kazandığı Dandanakan zaferi ile devletinin temellerini sağlamlaştırdı. Tuğrul bey, bu büyük zaferden sonra, Bağdad' daki Abbasi halifesine bağlılık ve hurmet ifade eden mektubunu gönderdi ve devlet merkezini Rey şehrine taşıdı (1043).
Tuğrul Bey'in Abbasi halifesine bağlılığını bildirmesi, müslümanlar arasında büyük itibar kazanmasına sebep oldu. Halife, Tuğrul Bey'in büyük İslam alimlerinden Maverdi' yi gönderdi. Hutbeyi Abbasi halifesi adına okutan Tuğrul Bey, halifenin bozuk itikad sahibi Büveyhilere karşı yardım talebini de kabul etti. Tuğrul bey bundan sonra Selçuklu ordularını hıristiyanların ve sapık bir kolun mensupları olan Büveyhilerin üzerine gönderdi. Abbasi halifelerini Büveyhilerin vasiyetinden kurtarmayı hedefledi.
Kardeşleri Çağrı Bey, İbrahim Yınal ve amcasının oğlu Kutalmış' ın komutasındaki Selçuklu orduları, Batı' ya doğru hızla yayıldılar. Azerbaycan, Irak-ı Arab ve Irak-ı Acem Selçuklu topraklarına katıldı. 1053' te bizzat Bizans seferine çıkan Tuğrul Bey, Gürcistan' a kadar ilerledi ve pek çok ganimetle geri döndü.
Tuğrul Bey 1055' de, hac yollarını Bedevilerin akınlarından korumak, Suriye ve Mısır' da Fatimilere karşı savaşmak üzere Bağdad' a geldi. Büveyhiler ve Fatimilere karşı mücadele ederek bölgede Selçuklu hakimiyetini tesis etti. Bağdad ve Sünni alemini katliam ve tahripten korudu.
Tuğrul Bey'in Hilafet merkezine girip Büveyhileri temizlemesinden sonra Halife kendisine tac giydirme ve kılıç kuşanma merasimi yaptı. Onu "Dünya Sultanı" ilan etti, Rükneddin (Dinin temeli) ve Kasım emir ül-Mü'minin (Halifenin ortağı) ünvanlarını verdi. Böylece Selçuklular İslam halifeliğini, Abasiler elinde himayelerine almış ve dokuz asırlık Türk-İslam saltanatı başlamış oldu.
Tuğrul Bey , yirmi beş sene adalet, ihsan ve gazalrla geçen bir hükümdarlıktan sonra hastalandı. 5 Eylül 1063 senesinde Rey şehri yakınlarında yetmiş yaşlarında iken vefat etti. Rey' deki türbesine defnediledi.
Tuğrul Bey, devamlı mücadele ile geçen uzun yıllar sonunda büyük işler başardı. Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk-İslam alemine çok hizmet etti. Maveraünnehr' den Anadolu' ya, Irak' dan Azerbaycan ve Kafkasya' ya kadar olan ülkede huzur ve emniyeti tesis etti ve pek çok ülkeye hakimiyetine kabul ettirdi. Zirai ve ticari faaliyeti neticesinde iktisadi hayat gelişip, refah seviyesi yükseldi. Muazzam bir şekilde tesis edilen devlet teşkilatı, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Bu teşkilat, devrinde ve sonra kurulan Türk-İslam devletlerine nümune oldu.
"Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem, Allahü tealadan utanırım" sözü Tuğrul Bey'in dünü duygularını çok güzel ifade etmektedir. Tuğrul Bey, adil, vakur, cömert, cesur, samimi, iyi ve yumuşak huylu bir hükümdar idi. Sarayın kapısına ümid ile gelen hiç kimse boş dönmezdi. Beş vakit namazını cemaatle kılmağa itina gösterir ve haftanın iki gününü oruç tutmakla geçirirdi. Bağdad' da yaptırdığı sarayının yanına cami, medrese ve hamam da yaptırmıştır. Bütün bu özellikleri ile Tuğrul Bey, halkın ve ordusunun sevdiği ve tam bağlı bulunduğu bir hükümdardı.. |
|